Türkiye'de eğitim dünyasında yaşananlar üzerine fikirler
Türkiye’de eğitim sistemi yıllardır “herkes geçsin” anlayışıyla işliyor. Başarısız öğrenciler bir üst sınıfa geçirilirken, sistem sanki başarılıymış gibi görünmeyi tercih ediyor. Ancak bu yaklaşım, öğrenme eksikliklerini derinleştiriyor; eğitim, kâğıt üzerinde ilerlerken gerçekte yerinde sayıyor.
Artık sınıfta kalmak neredeyse yok. Veliler istemiyor, okullar rakamları düşürmek istemiyor, yöneticiler “başarı oranı” yüksek görünsün diye sessiz kalıyor. Fakat kimse şu soruyu sormuyor: Öğrenci gerçekten öğrendi mi? Okuduğunu anlayabiliyor mu? Temel matematik işlemlerini yapabiliyor mu? Cevap çoğu zaman hayır. Buna rağmen herkes bir üst sınıfa geçiyor, ta ki mezun olana kadar. Mezuniyetin ardındaysa, iş hayatında ve toplumsal yaşamda ortaya çıkan beceri eksiklikleri acı bir şekilde fark ediliyor.
Bu durum, tıpkı enflasyonu yanlış ölçmek gibidir. Enflasyon düşük gösterildiğinde çalışanların maaşları da düşük kalır. İnsanlar alım gücünü kaybeder ama kâğıt üzerinde ekonomi iyi görünür. Eğitimde de aynı yanılsama yaşanıyor: Başarısız öğrenciler geçiriliyor, ortalamalar yüksek gösteriliyor, ama toplumun bilgi birikimi azalıyor. Yanlış ölçülen başarı, ülkenin geleceğini yanıltıyor.
Gerçekte ölçme, cezalandırmak için değil, geliştirmek için yapılır. Fakat Türkiye’de ölçme, rehberlik aracı olmaktan çıkıp formaliteye dönüşmüş durumda. Öğretmenler, öğrencinin hangi beceride eksik olduğunu değil, hangi sınavda kaç net yaptığını konuşuyor. Böyle bir sistem, öğrenmeyi değil ezberi, gelişimi değil yüzeysel ilerlemeyi destekler.
Doğru ölçme yapılmadığında, başarısızlık sadece gizlenir; yok olmaz. Sınıfta kalmayı kaldırarak “herkes başarılı” sanmak, eğitimdeki krizi sadece erteler. Bugün öğrencilerin temel becerilerde geriye gitmesi, bu yanlış anlayışın en somut sonucudur. Çünkü ölçmeden geliştiremezsiniz; ölçmeden yönetemezsiniz.
Türkiye’nin eğitimde gerçek bir reform başlatabilmesi, önce başarısızlığı dürüstçe kabul etmesiyle mümkündür. Eğitimdeki temel ilke şu olmalıdır: “Öğrenmeden geçme, geçmeden öğren.” Sınıfta kalmanın değil, ölçmeden geçirmenin utanç verici olduğu bir sistem kurulmadıkça, bu ülke ne öğrencisini ne de geleceğini gerçekten yetiştirebilir.
Kemal Duran
28 Ekim 2025